Ape-woman ZANA


   Ape-woman ZANA

1850 yıllarında, Rusya'daki Gürcistan'ın Ochamchire bölgesinde bir grup yerel avcı ormanda dolaşırken 1.98 cm boylarındaki Zana ile karşılaşıp onu tam olarak bir insan mı yoksa değil mi karar veremediler. Maymun benzeri özelliklere sahip genç ve dişiydi . Kolları, bacakları ve parmakları alışılmadık derecede kalın ve vücudu genel olarak fazla tüylüydü.. Avcılar onu yakalamayı başardı ve Edgi Genaba adında bir soyluya verdiler ve Sohum'dan elli kilometre uzaktaki T'khina izole dağ köyüne getirildi. Yakalandıktan ilk 3 yıl boyunca bir kafesin içerisinde tutuldu ve zamanla evcilleştirildi. İlk olarak bağlı bir şekilde muhafaza edildi. Daha sonra serbest bırakıldı ve dolaşmasına izin verildi. Ancak beslendiği yerden uzakta hiç dolaşmadı. Mısır öğütme ve ahşap taşlama gibi bazı basit görevleri öğrendi. Mırıltılar ve öfkelendiğinde çıkardığı sesler dışında tek bir kelime dahi öğrenemedi. Köyün kadınları ve çocukları ondan korkarlar fakat  sakin olduğu zamanlarda yaklaşabilirlerdi. Sadece sahibi Edgi Genaba'dan korkar ve söylediğini uygulardı.

Zana çok güçlü idi. Hiç çaba harcamadan 80 kiloluk unu tek eliyle kaldırabilir, üzümleri almak için ağaçlara kolaylıkla tırmanabilirdi. Geceleri ise ormanı dolaşmaktan keyif alırdı. Zana ısınmaktan kaçınır, üzerine giydirilmeye çalışılan kıyafetleri çıkarıp atar ve en sert kış günlerinde bile çıplak ayakla yürümeyi tercih ederdi. Sahibi Edgi Genaba ile birlikte şarap içmek hoşuna giderdi. Bir kaç erkek tarafından bir dizi çocukları oldu. Bunun sebebinin sarhoş olduğu zamanların kötüye kullanılması olduğu ileri sürüldü. Yeni doğan çocuğu donmuş nehirde yıkama alışkanlığı ile bir çocuğunun ölmesine sebep olduğu bilinmektedir. Kalan dört çocuğunu yerel ailelere verdi. Dzhanda ve Khwit Genaba (1878 ve 1884 doğumlu) ve iki kız olan Kodzhanar ve Gamasa Genaba (1880 ve 1882'de doğmuşlardı) normal topluma dahil edildi, evlendiler ve kendi ailelerini kurdular. Zana 1890'da öldü. 


Zana'nın çocuklarının koyu tenli, çok güçlü ve garip görünümlü oldukları söyleniyordu, ancak
sıradışı bazı psikolojik özelliklere rağmen öğrenebiliyorlar ve konuşabiliyorlardı. En küçük çocuklarından biri olan oğlu Khwit (söylentiye göre babası Edgi Genaba'ydı.) 1954'te öldü. İnanılmaz derecede kuvvetliydi ve koyu bir derisi vardı, ancak bu iki özellikten ayrı olarak, yüz özelliklerini babasına benziyordu. Khwit'in kafatası halen mevcut ve 1990'ların başında Dr. Grover Krantz tarafından incelendi. Daha sonra Antropolog M.A.Kolodieva'ya verildi ve Kolondieva onu Abhazya'dan diğer erkek kafataslarıyla karşılaştırdı. Ve şunları yazdı; "Tkina kafatası, modern ve antik özelliklerin özgün bir birleşimini sergiliyor. Kafatasının yüz kısmı ortalama Abhaz tipi ile kıyaslandığında belirgin şekilde daha büyük. Kafa konturunun tüm ölçümleri ve endeksleri sadece Ortalama Abhaz serilerininkilerden değil aynı zamanda incelenen bazı fosil kafataslarının maksimum büyüklüğünden daha büyüktür. Tkhina kafatası, fosil serisinin Neolitik Vovnigi II kafataslarına en yakınıdır."



Rus antropolog Oxford Üniversitesinde İnsan Genetiği Profesörü Bryan Sykes, Zana'nın yaşayan torunlarının altısından alınan tükürük örnekleri üzerinde DNA testleri gerçekleştirdi. Ayrıca Kwit'in kafatasından aldığı dişten DNA'sını buldu ve eski kemikten DNA çıkaran ilk genetikçi oldu. Ayrıca DNA sonuçlarına göre : Zana'nın soyunun % 100 Sub-Saharan African (Sahra altı afrikalı) olduğunu fakat fiziksel ve genetik açıdan modern afrikalı gruplarının hiç birine mensup olmadığını beyan etti. Hatta sonuçlarda en dikkat çekici olan, Zana'nın insan olmadığı ve bilinmeyen bir türe ait olduğuydu. Sykes atalarının yaklaşık olarak 100.000 yıl önce Afrika'da ortaya çıktığını ve bir kaç nesil sonra Kafkasya'ya gelip burada oldukça izole bir hayat sürdüklerini belirtti.