Pragmatizm




PRAGMATİZM

Pragmatizm, en basit tabiri ile yararcılık ya da faydacılık anlamına gelmektedir. Felsefi anlamda pragmatizm, uygulama ya da eyleme dökülmede faydacı bir anlayışın amaçlanması ya da bu yönde yorumlanabilmesi anlamında kullanılmaktadır. Pragmatizm kelimesinin çıkış noktası, bir felsefi terim olan pragmadır. Eski yunanca olan bu kelime,iş ve eylem anlamına gelmektedir. Pragmatik sözcüğü ise; anlam olarak işe yönelik, eyleme dönük demektir.
Felsefe tarihinin ilk öncüleri sofistlerdir. 
En çok bilinen sofistler Gorgias ve Protagoras'tır. Protagoras'a göre; "İnsan herşeyin ölçüsüdür". Protagoras bu yargı ile herkes için geçerli bir bilginin olmadığını belirtmek ister. Hakikatın ve değer yargılarının toplumlara, hatta tek tek insanlara göre değişebileceğini ifade eder. "Herkes için geçerli bir doğru bilgi olmadığına göre, hakikatı değil, kişiye yararlı olanı aramalıdır." demiştir. "Üşüyen için rüzgar soğuk, üşümeyen için soğuk değildir." diyerek insanı herşeyin ölçüsü olarak ele almıştır. Bu tarz düşünceleriyle Protagoras, relativizm (görecelilik), septisizm (kuşkuculuk) ve pragmatizmin öncüsü sayılabilir.
Pragmatisizmin sistemli bir bilgi öğretisi haline gelmesi ise 19. yüzyılda gerçekleşmiştir. Pragmatizm (pragmacılık) Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere' de yaygınlaşmış bir felsefe akımıdır. Pragmatizmin önde gelen temsilcileri; Amerika'da; Charles Sanders Peirce, William James, John Dewey, İngiltere'de ; F. C. S. Schiller'dir. Pierce, "Pragmatizm" sözcüğünü ilk kullanan kişi olması ve "Bir düşüncenin değeri, o düşüncenin pratik amaçlarına bağlıdır." görüşünü ileri sürmesi nedeniyle bazı düşünürlerce pragmatizimin kurucusu sayılmıştır. Ancak pragmatizmin gelişmesini ve bir öğreti durumuna gelmesini sağlayan düşünür William James'tir.
Bilgi ve hakikatı yaşam için bir araç olarak gören pragmatizm, bilgi kuramı açısından savunulmaz bir öğretidir. Çünkü bize yarar sağlamayan ama hakikat olan bilgi de olduğu gibi, yarar sağlayan ama hakikat olmayan bilgi de vardır. Örneğin, gündelik hayatta "yalan" bazen yararlı olabilir; ama yararlı olması onun doğru bilgi veya hakikat olduğunu göstermez.



WİLLİAM JAMES

11 Ocak 1842'de Newyork'da doğup, 26 Ağustos 1910'da New Hampshire'de ölmüştür. Psikolojide işlevselcilik hareketinin öngörücüsü, pragmatizmin öncüsü ve Harward Üniversitesinde biyoloji, fizyoloji, pskioloji ve felsefe dersleri vermiş olan bir filozof ve psikologtur. "Psikolojinin İlkeleri", "Dinsel deneyin çeşitleri", "Pragmatizm" isimli eserleri vardır.James'e göre bütün kuramlar, bütün bilgiler, insan yaşamına katkı yaptıkları, insanın amacına yardımcı oldukları zaman doğrudur. Kuramlar, gerçekten  somut bir yarar sağladıkları sürece anlamlıdır.
"Yarar sağlayan bilgi doğru bilgidir" diyen James, bilgi için geçerli olan kuralın sosyal kurumlar (din,ahlak) için de geçerli olduğu görüşündedir. Şöyle ki; eğer din, bir kişinin yaşamında bir işe yarıyorsa, onu yaşama bağlıyor, sağlıklı ve mutlu ediyorsa, o kişi için din hakikatdır. Yine din (dinibilgi) bir toplumun gelişmesine, çağdaşlaşmasına katkıda bulunuyorsa hakikatdır ancak tersi sonuç veriyorsa dini bilgi yanlıştır.




JOHN DEWEY

20 Ekim 1858'de Vermont'ta doğup, 1 Haziran 1952'de ölmüştür. Aletçilik olarak bilinen felsefe akımının kurucusu ünlü ABD'li filozof ve eğitim kuramcısıdır. "Amerikanın Filozofu" lakaplı ve zamanında "Amerika'nın yetiştirdiği değil, Amerika'yı yetiştiren insan" sözüyle bahsedilen Dewey; Charles Sanders Peirce ve William James'ın görüşlerinin bir sentezini yapmıştır ve pragmatizmi, mantıksal ve ahlaki bir analiz kuramı olarak geliştirmiştir. Hayatı boyunca felsefe üzerine çalışmış olsa da yazdıkları psikolojide, pedagojide ve sosyolojide önemli yer tutmaktadır.
Dewey' e göre; bir düşüncenin doğruluğu, bu düşüncenin işe yararlılığına bağlıdır. Bilimsel yasa, kuram ve kavramları bir alet olarak gördüğü için onun öğretisine aynı zamanda enstrümentalizm (araççılık) da denir. Dewey' e göre; birer alet olan bilimsel yasa ve kuramlar, başarılı olursa yani uygulamada işe yararsa doğrudur.


DEWEY'İN EĞİTİM FELSEFESİ

"Birey, içinde bulunduğu ortamın şartlarıyla uğraşarak, kendi çözümünü arayarak ve bularak öğrenebilir."
Dewey' e göre öğrenme ancak ve ancak "yaparak ve yaşayarak" öğrenilir. Deneysel yöntem ile elde edilen deneyim bilmenin ana unsuru olduğunu düşünmüştür. Dewey' in eğitim felsefesine damgasını vuran düşünce pragmatizmdir. Dewey, demokrasiyi, eğitim ile eş anlamlı tutar. Demokratik eğitimde okullar, farklı etnik kökene, dine, ekonomik gelir düzeyine sahip bireyler arasında herhangi bir ayrım gözetmeksizin fırsat ve imkan eşitliği ilkesine dayalı bir yapıya sahip olmalıdır. John dewey, bu fikirlerinden dolayı ABD'de ve belki de tüm dünyada en çok etkilenilen eğitim araştırmacılarından biri olmuştur.
1924 yılında Atatürk'ün daveti ile Türkiye'ye gelerek, eğitimde öğrenci odaklı bakış açısıyla her öğrencinin kendi bireysel yetenek ve becerilerine göre üzerlerine eğilinmesi gereken değerler olduğunu söylemiş ve Köy Enstitülerine giden yolun temellerini atmıştır. Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasayla açılmış okullardır. Ve kısa bir sürede (1946) çok kapsamlı ve insanlığa yararlı olabilecek bu proje sonlandırılmıştır.